HAMOK Basın Toplantısı Yaptı

Acımız büyüktür,

13 Mayıs 2014 tarihinde Manisa ili Soma ilçemizde meydana gelen maden faciası, ülkemiz için kara bir lekedir.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı özelleştirme, taşeronlaşma, rodövans (kiralama) gibi yanlış uygulamalarla kamu madenciliğini küçültüp, kamu kurum ve kuruluşlarında, uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve deneyim birikimini dağıtır; yoğun birikim ve deneyime sahip olan kurum ve kuruluşlar yerine üretimin, teknik ve altyapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılırsa, elbette bu durumda kazalar da yoğunlaşır.

İşçi sağlığı ve güvenliği ile biraz ilgisi olan herkes bilir ki bütün kazalar öngörülebilir. Her kaza yönetim sistemi kurulması, mühendislik ve idari önlemlerin alınması ile önlenebilir. Kaza meydana gelmesi olasılığı da göz önünde bulundurularak, zarar azaltıcı önlemler alınır. Olumsuz durumlara yönelik acil durum planlaması kriz yönetimi sistemi kurulur. Kriz yönetimi halkla ilişkileri de içeren yönetim fonksiyonu olarak tasarlanır. Ancak sormak isteriz; Yüzlerce işçinin hayatını kaybettiği bu olayda, yukarıda söylenenlerden hangisi uygulanmıştır?

Soma’da yer alan madenlerdeki kötü duruma ilişkin meclise 6 ay önce verilmiş araştırma önergesinin 20 gün önce görüşüldüğü ve hükümetin dikkate almadığı ortaya çıkmıştır.

“Hedef 2023” diye yola çıkanların 1862’deki bir kazayı örnek göstererek “Bu işin fıtratında var” demesi ülkemizin içinde bulunduğu tabloyu gayet net özetlemektedir. Bu ülkenin 76 milyon insanı, teknoloji bu kadar gelişirken, insana değil ölüme yatırım yapan bir anlayışı hak etmemektedir. Yapılan bu açıklamalar ne bizi ne de kamuoyunu tatmin etmemektedir.

Her seferinde konunun uzmanlarına meydan okuyarak gel siyaset yap demekten vazgeçmeleri, danışmanlık hizmeti aldıkları kişi ve kuruluşları doğru seçmeleri, meslek odalarının yetki ve sorumluluk alanlarının kısıtlanması yerine, arttırılması gerekliliği bu olayla bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Mali bedeli ne olursa olsun, bugünden itibaren, tüm maden ocakları kapatılmalıdır. Çok tehlike arz eden, madencilik işleri, özel sektörün kar hırsının insafına terk edilmemelidir. Kurulacak çok sayıda bilimsel ve objektif kurullarla en kısa zamanda denetlenmeli, eksiklikleri giderildikten sonra tekrar hizmete açılmalıdır. Bu süre içerisinde madencilerin özlük hakları eksiksiz bir şekilde verilmelidir…

En son Şili’de yaşanan Maden ocağı faciasında yaşam odaları sayesinde aylar sonra yeraltından canlı çıkarılan İnsanları unutmayalım.

Soma maden faciasının her düzeydeki sorumlularının bir an önce tespit edilerek cezalandırılması, kamu vicdanının rahatlatılması açısından önem arz etmektedir.

Hayatını kaybeden madencilerimize Allahtan rahmet, yakınlarına ve halkımıza başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz.

 

HAMOK

 

ÖMER İYİEL

 

DÖNEM SÖZCÜSÜ

 

 

Ek Bilgi